Aydınlatılmış Onam Nedir ?

Aydınlatılmış onam, tıbbi müdahale öncesi hastanın sağlık durumu, konulan tanı, tedavinin türü ve başarı şansı, süresi, işlemi kimin, nerede, ne zaman ve ne şekilde yapacağı, taşıdığı riskler ve yan etkiler, alternatif olabilecek yöntemler ile tedavinin gerçekleştirilmemesi halinde hastanın karşılaşabileceği durum hususlarında işlemi gerçekleştirilecek hekim tarafından bilgilendirilip rızasının alınması demektir. Hasta üzerinde yapılacak tüm tıbbi müdahalelerden önce aydınlatılmış rıza alınması şarttır.

Mevzuatta “büyük cerrahi ameliyelerde” yani ameliyat niteliğindeki büyük cerrahi operasyonlarda, rahim tahliyesi işleminde, tıbbi deneme ve deneylerde yazılı onam şart koşulmuşsa da olası uyuşmazlıklarda ispat kolaylığı sağlaması bakımından mümkünse tüm müdahalelerin öncesinde hastalarının yazılı olarak aydınlatılmış rızalarının alınması tavsiye edilmektedir.

Estetik operasyonlarda belirli bir sonucun meydana getirilmesi taahhüt edildiğinden, diğer tıbbi müdahalelere ilişkin rıza formlarından farklı olarak estetik cerrahların rıza formlarına estetik operasyonu neticesine ilişkin bilgilendirmeleri eklemeleri de yerinde olacaktır. Yargının estetik cerrahi uygulamalar bakımından klasik tedaviye göre farklı yorumu estetik ve plastik cerrahların meydana gelecek sonuca ilişkin sorumluluklarını arttırmaktadır. Bu nedenle estetik cerrahi uygulamaları bakımından aydınlatma sürecinde daha hassas davranılması ve aydınlatmaya ilişkin metinlerin buna göre planlanması ve düzenlenmesi yerinde olacaktır.

aydınlatılmış onam

Aydınlatılmış Onam Hangi Unsurları İçermelidir ?

İyi bir aydınlatılmış onam içerisinde şu unsurları mutlaka barındırmalıdır:

  • Hastanın mevcut sağlık durumunun ne olduğu ve hekim tarafından konulan tanı.
  • Hekimin önerdiği tedavinin türü, başarı şansı ve süresi.
  • Tedaviyi kimin, ne zaman, nerede ve nasıl gerçekleştireceği.
  • Meydana gelebilecek olası riskler, komplikasyonlar varsa belirsizlikler.
  • Alternatif olabilecek tedavi seçenekleri ile avantaj ve dezavantajları.
  • Tedavinin geciktirilmesi veya reddedilmesi halinde karşılaşılabilecek tablo.
  • Kullanılacak ilaçların olası yan etkileri
  • Tedavi sonrası hastanın takip etmesi gereken yaşam standartları.

Genel itibariyle yukarıdaki unsurları içeren bir aydınlatma, tıbbi ve hukuki anlamda başarılı bir aydınlatma kabul edilebilir. Bu tür bir aydınlatma neticesinde verilecek rıza hastanın özerkliği ilkesi gereği kendi geleceğini daha sağlıklı bir şekilde belirlemesine, ayrıca tedavi sürecinde hastalıkla mücadele edebilme kabiliyetini geliştirmesine yardımcı olacaktır. İyi bir aydınlatma aynı zamanda hekimin özen ve sadakat yükümlülüğünün bir gereği olarak kabul edilir.

Komplikasyon Aydınlatması

Gerçekleştirilen tıbbi müdahale neticesinde istenmeyen bir netice meydana geldiğinde bu durum ya hekimin tıbbi uygulama hatasından ya da her türlü özen ve dikkate rağmen gerçekleşebilecek hekime atfı kabil bir kusur bulunmayan komplikasyondan kaynaklanabilir. Hekimin tıbbi uygulama hatası yani özen yükümlülüğüne aykırı eylemleri ve tıp tekniğine uymayan işlemleri neticesi gerçekleşen bir istenmeyen durum tıbbi malpraktis (medikal malpraktis) olarak nitelendirilir. Böyle bir durumda aydınlatmanın yapılmış olması hekimin sorumluluğunu kaldıran bir etken olamaz.

Ancak meydana gelen istenmeyen netice bir komplikasyon olarak nitelendirilebiliyorsa artık bu noktada kural olarak hekim sorumlu kabul edilmez. Hekimin komplikasyon konusunda sorumlu tutulmamasının ön şartı ise komplikasyon aydınlatmasının yapılmış olmasıdır.

Yargı kararlarına baktığımızda hekimler aleyhine sonuçlanan adli vakaların çok büyük bir oranının komplikasyon aydınlatmasındaki hatalardan kaynaklandığını görmekteyiz. Hastaya yapılacak müdahale öncesi mutlaka olası, öngörülebilir tüm komplikasyonlar hakkında aydınlatma yapılmış olmalıdır. Yapılacak aydınlatma genel ve soyut ifadelerden ziyade, somut, hasta tarafından anlaşılabilecek sadelikte ve netlikte açıklanmalıdır.

Aydınlatmayı Kim Yapar ?

Aydınlatmanın bizzat işlemi yapacak hekim tarafından yapılması gerekir. Aydınlatma öncelikle sözlü olarak yapılır ardından yapılan bu aydınlatma mutlaka yazılı olarak da kayıt altına alınarak, taraflarca imzalanmalıdır. Hekimin aydınlatmayı bizzat yapamayacağı zorunlu hallerde bu görevi bir başka hekime bırakması kabul edilebilir. Ancak aydınlatma ödevini bırakılacak kişi bir yardımcı sağlık personeli ya da hata bakıcı olamaz. Başka bir hekime bırakılan aydınlatma yükümlülüğünde aydınlatmayı yapan hekimin bu işi doğru ve kurallara uygun şekilde yapması hususundan işlemi yapan hekim de aynı derecede sorumlu olacaktır.

Eğer bir hastane organizasyonu içerisinde yapılan tıbbi müdahale söz konusu ise, hastanenin de aydınlatma ödevinden sorumluluğu söz konusudur. Hastane, bünyesinde yapılan tıbbi işlemler öncesi hastaların yeterli bir şekilde aydınlatılıp rızalarının alınması konusunda gerekli tedbirleri almalı ve organizasyonunu bu doğrultuda şekillenmelidir. Olası hatalı aydınlatma durumlarında ortaya çıkacak tazminat istemlerinde hekim ile birlikte işlemin yapıldığı hastane işletmesinin de sorumluluğu doğacaktır.

Aydınlatma konusunda hastane ve hekimin birlikte sorumlu olduğuna ilişkin olarak aydınlatılmış onam yargıtay kararı içeriğimizi inceleyebilirsiniz.

Aydınlatılmış Rıza Kim Tarafından Açıklanır ?

İşlemi yapacak hekim kural olarak işlemin muhatabı olan hastayı aydınlatmalıdır. Ancak aydınlatılacak kişi küçük veya kısıtlı ise veli veya vasisinin aydınlatılması ve onların rızalarının alınması gerekecektir. Böyle bir durumda dahi mümkün olduğu ölçüde ve anlayabilecekleri bir dille küçük ve kısıtlı da işlemin mahiyeti, içeriği ve diğer unsurları hususunda aydınlatılarak karar alma sürecine dahil edilmeleri kendilerinin de aydınlatılmış onam işlemine dahil edilmeleri gerekir.

Eğer hastanın rızasının alınamayacağı bir aciliyet söz konusu ise, acil müdahale gerektiren bir durumda hastanın bilinci kapalı ve yakınlarına da ulaşılamıyorsa, böyle bir durumda varsayılan rıza kavramı devreye girer ve hekimin tedavi yükümlülüğünden doğan bir işlem ehliyeti söz konusu olur. Varsayılan rıza hastanın bilinci yerinde olsaydı bu işleme rıza verirdi denilebilecek bir olgudur. Böyle bir durumda hekim hayat kurtarmaya yönelik ve hayati organları kurtarmaya yönelik gerekli tıbbi müdahaleleri gerçekleştirir.

Bir de hastanın veli veya vasisisin kötü niyetli olarak işlemi yapmaya izin vermediğinin hekim tarafından değerlendirildiği vakalar olabilir. Böyle bir durumda hekim adli mercilerden işleme onay vermelerini talep edebilir. Adli makamlarım işlemin yapılması konusunda olur vermeleri halinde yine hekim hayat kurtarmaya yönelik ve hayati organları kurtarmaya yönelik gerekli işlemleri ve müdahaleleri gerçekleştirebilecektir.

Bu haller haricinde eğer hastanın veya yasal temsilcilerinin tıbbi müdahaleye rızası yoksa hekim hiçbir şekilde hastaya müdahale edemez. Aksi bir durum hastanın vücut bütünlüğünün ve geleceği hakkında karar verme hakkının ihlali olacağından hekimin hukuki ve cezai sorumluluğunu gündeme getirir.

Dikkat Edilecek Hususlar

Aydınlatma hastanın anlayacağım bir dille, mümkün olduğunda tıbbi terimlerden arındırılarak, sadeleştirilerek gerçekleştirilmelidir. Müdahalenin muhatabı olan hastanın yaşı, sosyal ve kültürel konumu, ruhsal durumu aydınlatmanın şeklini ve içeriğini etkileyen faktörlerdir.

Aydınlatma kişiye özel olmalı, önceden matbu şekilde hazırlanan formların imzalanmasından ibaret bir rutine dönüştürülmemelidir. Hastanın gerekirse müdahale hakkında sorular sormasına izin verilecek, bu sorulara da yine hastanın anlayabileceği şekilde cevaplar verilmeli, tüm bu süreç aydınlatılmış rıza formlarına yansıtılmalıdır.

Hastanın aydınlatılması akabinde rızasını açıklamasından önce sağlıklı bir şekilde düşünebilmesi ve gerektiğinde yakınlarına veya başka bir hekime danışabilmesi için yeterli süre tanınmalıdır. Hastanın rıza açıklaması öncesinde tam bir aydınlanma ve net bir karara verebilmesi hekimin yapacağı işlemin hukuka uygun hale gelmesini sağlayacaktır.

Yazımızı okuduktan sonra Türk Tabipler Birliğinin Aydınlatılmış onam hakkındaki kılavuzunu da okumanızı tavsiye ederiz: https://www.ttb.org.tr/mevzuat/index.php?option=com_content&view=article&id=983:onam&catid=26:etik&Itemid=65

Aydınlatılmış Onam Hakkında Örnek Yargı Kararları

Soruşturma İzni Lüzumu Muhakeme Onam Formunda Belirtilenden Farklı Cerrahi Müdahale

Danıştay 1. D., E. 2018/38 K. 2018/235 T. 28.2.2018

Suçları :

1- Omurilik hastası şikayetçi K1’ın 4.2.2013 tarihinde yapılan omuriliğinin sabitleştirilmesi ameliyatında gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek felç geçirmesine neden olmak suretiyle adı geçeni taksirle yaralamak.

2- Söz konusu ameliyatın felç riskini barındırması konusunda hastayı ve yakınlarını yeterince bilgilendirmeyerek, onam formunun imzalanması hususunda hastanın annesi şikayetçi K2’yu muhatap almayarak, hastaya onam formunda belirtilenden farklı cerrahi müdahale gerçekleştirerek görevi kötüye kullanmak.

Suç Tarihi :2013 Yılı.

İncelenen Karar :Şüphelilerden K3 ve K4’ın lüzum-u muhakemelerine, diğer şüphelilerin men-i muhakemelerine ilişkin Marmara Üniversitesi Rektörlüğünce oluşturulan Kurulun 12.9.2017 tarih ve 23 sayılı kararı.

Karara İtiraz Edenler :

1- Yetkili Kurul kararının lüzum-u muhakemeye ilişkin kısmına haklarında lüzum-u muhakeme kararı verilenlerin tümü.

2- Yetkili Kurul kararının men-i muhakemeye ilişkin kısmına kendi adına asaleten, şikayetçi K1 adına velayeten şikayetçi K2 vekili Av.K5.

İnceleme Nedeni :Yasa gereği kendiliğinden ve itiraz üzerine.

Marmara Üniversitesi Rektörlüğünün 29.12.2017 tarih ve 1700381464 sayılı yazısı ekinde gönderilen soruşturma dosyası ile yukarıda belirtilen Kurul kararı ve bu karara yapılan itirazlar, Tetkik Hakimi K6’un açıklamaları dinlenildikten sonra, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53 üncü maddesi uyarınca incelendi;

Gereği Görüşülüp Düşünüldü :

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53 üncü maddesinin ceza soruşturması usulünü düzenleyen (c) bendi uyarınca görevlendirilen soruşturmacının öncelikle suç konusu eylemleri belirlemesi, bu bağlamda şikayetçilerin, şüphelilerin ve varsa suç konusu eylemlerde tanıklığı

bulunan kişilerin ifadelerini alması, şikayet dilekçelerinden başlayarak yaptığı soruşturmada elde ettiği tüm bilgi ve belgeleri değerlendirerek hazırlayacağı fezleke ile gerekçesini belirtmek suretiyle ulaştığı kanaate göre şüphelilerin men-i muhakemeleri veya lüzum-u muhakemeleri şeklinde öneri getirmesi, yetkili kurulun da iddia konusu suçların şüphelilerle illiyet bağını irdelemek suretiyle men-i muhakeme ya da lüzum-u muhakemeyönünde bir karar vermesi gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, K1’ın 4.2.2013 tarihinde yapılan omurilik ameliyatında gerekli dikkat ve özenin gösterilmeyerek felç geçirmesine neden olunduğu, ameliyata ilişkin bilgilendirme ve onam alma yükümlülüğüne aykırı davranıldığı iddialarıyla K1 ve annesi K2 tarafından şikayetçi olunması üzerine konuyla ilgili olarak Rektörlükçe yaptırılan soruşturma sonucunda, Yetkili Kurul tarafındanK3 ve K4’ın lüzum-u muhakemelerine, K7, K8, K9, K10, K11 ve K12’in men-i muhakemelerine karar verildiği anlaşılmıştır.

Bu soruşturmada, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ile Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyelerinden bilirkişi raporları temin edildiği görülmekle birlikte, söz konusu raporların, hastanın ameliyatını takip ve tedavi sürecini açıklamaktan uzak ve yeterli bilgi içermediği, hastanın ameliyatında, ameliyattan sonra takip ve tedavisinde dikkatsizlik veya acemilik gösterilip gösterilmediği, tıbbi kusur veya hekim hatası veyahut eksiklik bulunup bulunmadığı, bu ameliyatın tıbben gerekli olup olmadığı, ameliyat olmaması halinde, bu durumun hastanın sağlığını nasıl etkileyeceği, ameliyat dışında hastaya uygulanacak başka tedavi seçenekleri bulunup bulunmadığı, ameliyat sırasında ileti kaybı tespit edildiği halde, ameliyata devam edilmesinin ve bu duruma müdahalenin tıbbi kriterlere uygun olup olmadığı, ileti kaybının neden kaynaklandığı, onam formunda belirtilenden farklı bir müdahale yapılıp yapılmadığı hususlarını açıkça ortaya koymadığı, kaldı ki, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden temin edilen raporun üç yerine iki Öğretim Üyesi tarafından düzenlendiği, bu bağlamda, Adli Tıp Kurumundan sorulan hususları aydınlatan rapor temin edilmesi, bu suretle şüphelilerin suçlardaki sorumlulukları irdelenerek yeniden soruşturma yapılması gerektiği anlaşılmıştır.

Öte yandan, şüpheli K3’in Yetkili Kurul kararına itiraz dilekçesinde, 28.1.2013 tarihinde yapılması planlanan ameliyata ilişkin şikayetçi K2 tarafından imzalanmış onam formunun hasta dosyasında bulunduğunu, ancak 4.2.2013 tarihine ertelenen söz konusu ameliyat öncesinde bu formun bulunamadığını, Hastane arşivinde olduğu düşünülmesine karşın, yine de yeni bir form doldurulmasının planlandığını, ancak ameliyattan önce K2’ya ulaşılamaması nedeniyle onam formunun hastanın reşit olan ablası K13’a imzalatıldığını belirttiği, buna göre, Hastane arşivinde söz konusu ameliyata ilişkin şikayetçi K2 tarafından imzalanmış onam formunun bulunup bulunmadığının araştırılması, mevcut ise bu formun dosyaya eklenmesi gerektiği görülmüştür.

Açıklanan nedenlerle, itirazların kabulüyle şüphelilerden K3 ve K4’ın lüzum-u muhakemelerine, diğer şüphelilerin men-i muhakemelerine ilişkin Marmara Üniversitesi Rektörlüğünce oluşturulan Yetkili Kurulun 12.9.2017 tarih ve 23 sayılı kararının bozulmasına, yukarıda belirtilen eksiklikler tamamlanmak suretiyle usulüne uygun olarak yeniden yapılacak soruşturma sonucunda düzenlenecek fezleke üzerine Yetkili Kurulca yeni bir karar verilmesi, verilecek kararın türüne göre şüphelilere ve şikayetçilere gerekli bildirimler yapıldıktan sonra yazılı bildirim alındıları ile birlikte Yasa gereği veya itiraz edilmesi halinde itiraz dilekçeleri eklenerek Dairemize gönderilmesi için dosyanın karar ekli olarak Marmara Üniversitesi Rektörlüğüne iadesine, kararın birer örneğinin itiraz edenlerin vekiline gönderilmesine 28.2.2018tarihinde Yetkili Kurul kararının men-i muhakemeye ilişkin kısmı yönünden oyçokluğuyla, lüzum-u muhakemeye ilişkin kısmı yönünden oybirliğiyle karar verildi.

K A R Ş I O Y

Dosyanın incelenmesinden, şüphelilerden K3 ve K4’ın lüzum-u muhakemelerine, K7, K8, K9, K10, K11 ve K12’in men-i muhakemelerine ilişkin Marmara Üniversitesi Rektörlüğünce oluşturulan Yetkili Kurulun 12.9.2017 tarih ve 23 sayılı kararının men-i muhakemeye ilişkin kısmının esastan görüşülerek karara bağlanması gerektiği, dolayısıyla Kurul kararının men-i muhakemeye ilişkin kısmı yönünden dosyanın Rektörlüğe iadesi gerekmediği oyuyla Daire kararının bu kısmına katılmıyorum.

Not: Aydınlatılmış onam formu örneği veya çeşitli bilgilendirilmiş onam formu örnekleri gibi talepler konusunda maalesef burada örnek sunamıyoruz; bununla ilgili olarak ilgili sağlık kuruluşunda detaylı bir çalışma yapılarak, verilen hizmete özel çözümler oluşturulması gerekmektedir.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde lisans, Çankaya Üniversitesi Kamu Hukuku Anabilim dalında Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Medeniyet Üniversitesi Tıp Hukuku bölümünde doktora yapmaktadır. Mesleğe Hâkim olarak başlayan TABAK, bir süre Elazığ ve Ankara'da hakimlik görevinde bulundu. En son, estetik operasyonlardan kaynaklı hukuki uyuşmazlıklara üst derece mahkemesi olarak bakan Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nde hakim olarak görev yapmakta iken hakimlik mesleğinden çekilerek serbest avukatlığa geçiş yaptı. Şuanda İstanbul Barosu'na kayıtlı olarak avukatlık ve arabuluculuk yapmakta, sağlık Hukuku ağırlıklı olarak avukatlık faaliyetlerini devam ettirmektedir. Detaylı Bilgi İçin Tıklayınız

Yorum yapın