Komplikasyon Kavramı ve Hukuki Boyutu

Güncelleme Tarihi: 17 Ekim 2022

Hekimler ve diğer sağlık personelleri gerçekleştirdikleri tıbbi müdahaleler ile hastanın şifa bulmasını veya bazen de estetik operasyonlarda olduğu gibi belirli bir neticenin meydana gelmesini hedeflemektedirler. Gerçekleştirilen bu tıbbi müdahale neticesinde hedeflenen amaca ulaşma ihtimali olduğu gibi ulaşamama ihtimali de vardır. Ancak bazen de istenmeyen neticeler meydana gelir. İstenmeyen neticeye sebep olan tıbbi hata mı yoksa komplikasyon mu sorusu bir hekim veya sağlık çalışanı için hayati öneme sahiptir.

Hekim ile hasta arasındaki ilişki aslında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında bir sözleşme ilişkisidir. Tıbbi müdahale neticesinde istenmeyen sonucun meydana gelmesi hukuk dilinde “zarar”, hekimin bu zararın meydana gelmesinde rolü olması ise “kusur” olarak adlandırılır. Eğer meydana gelen zarar ile hekimin tıbbi müdahalesi arasında “nedensellik ilişkisi” kurulabiliyor ve bu durum hekimin tıbbi hatasından kaynaklanıyorsa malpraktis gündeme gelir.

Tıbbi Malpraktis Hakkındaki Yazımızı Okumanızı Tavsiye Ederiz:
https://www.saglikhukuku.gen.tr/malpraktis/

Peki tıbbi müdahale neticesinde ortaya çıkan olumsuz durum yani hastanın uğradığı zarar ile hekimin eylemi arasında nedensellik bağı bulunmakla birlikte zarar hekimin kusurundan kaynaklanmıyorsa; yani ortada bir tıbbi hata yoksa bu durum nasıl adlandırılır? İşte bu noktada komplikasyon söz konusudur.

komplikasyon

Komplikasyon Nedir ?

Komplikasyon, hekimin tıbbi müdahaleyi gerçekleştirirken herşeyi doğru yapmasına rağmen yine de istenmeyen bir sonucun meydana gelmesi demektir. Tıbbi uygulamanın yerine, boyutuna, konusuna göre değişen kategoriler vardır: cerrahi komplikasyonlar, ameliyat komplikasyonları, diyabet komplikasyonları, ameliyat sonrası komplikasyonlar, postperatif komplikasyonlar gibi ifadelerle sıkça karşılaşılmaktadır.

Komplikasyon ne demek, tıbbi hata ne demek ?

Kural olarak komplikasyon varsa tıbbi hata yoktur diyebiliriz; çünkü ikisi birbirine zıt kavramlardır. Eğer tıbbi müdahale sonucu hastanın zarara uğraması bir komplikasyon olarak nitelendirilebiliyorsa hekimin bazı istisnai durumlar hariç hukuki veya cezai sorumluluğu doğmaz. İstisnai durumları birazdan ele alacağız.

Hekim ile hasta arasında yaşanan uyuşmazlıklarda yargı merci bu iki kavramdan hangisinin mevcut olduğunu irdelemektedir. Bu yargılama faaliyetinde hakimin karar sürecine katkı sağlayan en önemli unsur da uzman kurul ve kişilerden alınan bilimsel raporlardır. Adli tıp kurumu, Yüksek sağlık şurası, üniversite hastaneleri gibi kurumlar yargılamaya konu tıbbi müdahalelerle ilgili kusur tespitinde verdikleri raporlarla hakimlere yardımcı olmaktadırlar.

Komplikasyon ve Tıbbi Hata Ayrımı

Bir tıbbi müdahale neticesinde meydana gelen hadise tıbbi hata mıdır yoksa komplikasyon mudur sorusuna beş kategori altında cevap bulabiliriz. Bunlardan ilk dördü bizi komplikasyon sonucuna götürürken sonuncusu tıbbi hata sonucuna götürmektedir:

  1. Öngörülemeyen durumlar: bazen gerçekleştirilen tıbbi müdahale sonucunda meydana gelen zarar öngörülebilir bir zarar olmayabilir. Örneğin kasık fıtığı ameliyatı esnasında hastanın akciğer embolisi sebebiyle ex olması gerçekleştirilen tıbbi müdahale bakımından öngörülebilir bir netice değildir. Bu durum komplikasyon olarak değerlendirilir ve hekimin sorumluluğu doğmaz.
  2. Öngörülebilen ama önlenemeyen durumlar: Bazen de gerçekleştirilen tıbbi müdahale neticesinde meydana gelen zarar öngörülebilir niteliktedir ancak tıbbi imkansızlık nedeniyle önlenemeyen bir netice olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin bacaktan ateşli yaralanma şikayeti ile gelen bir hasta için başlanan operasyon esnasında hastanın yağ embolisi sebebiyle ex olması hekimin öngörebileceği bir netice olmakla birlikte engelleyebileceği bir husus değildir. Çok nadir de olsa meydana gelebilecek yağ embolisi riski sebebiyle hastanın bacağının o şekilde bırakılması düşünülemeyeceğinden meydana gelen sonuç bir komplikasyondur ve hekimin sorumluluğunu doğurmaz.
  3. Öngörülebilen ve göze alınmış durumlar: Bazen de hekim meydana gelen olumsuz sonucu öngörür, ancak çeşitli sebeplerle bu sonucu göze alarak tıbbi müdahaleyi gerçekleştirir. Buna izin verilen risk de denilmektedir. Burada fayda zarar dengesi gözetilmelidir. Hastanın hiç tedavi edilmemesi, meydana gelecek zarara göre daha vahim kabul edilebiliyorsa müdahale gerçekleştirilebilir. Aydınlatılmış onam da bu tür durumlar için hayati öneme sahiptir. Hasta mutlaka meydana gelmesi öngörülen olumsuz sonuç ve yan etki bakımından bilgilendirilmeli ve yazılı rızası alınmalıdır. Örneğin rektum kanserinde kitlenin çıkartılması esnasında cinsel fonksiyonları kontrol eden bir sinirin deforme edilmesi hekim tarafından öngörülen bir netice olmakla birlikte kanserli dokunun bertaraf edilmesi, cinsel fonksiyonların kaybedilmesine göre daha hayati kabul edileceğinden tıbbi müdahale hastanın da aydınlatılmış onamı ile uygulanabilir.
  4. Öngörülen ve yeterli önlem alınmış durumlar:  Hekim bazı durumlarda tıbbi müdahalenin tatbiki esnasında bir takım zararların meydana geleceğini öngörmekle birlikte bu zararın giderilmesi için gerekli tedbirleri de almış olabilir. Zarar riski gerçekleştirilen tıbbi müdahale için olağan yani kaçınılmaz kabul edilse de hekim meydana gelen zararı izale etmek için tedbirlidir. Örneğin karın bölgesindeki kapalı cerrahi operasyon esnasında bağırsağın delinmesine rağmen hekimin önceden gerekli tedbirleri de almış olduğundan delinen kısmı onarması ve meydana gelen zararın büyümesini engellemesi halinde bağırsağın delinmesi bir komplikasyon olarak kabul edilebilir.
  5. Öngörülen ama yeterli önlem alınmayan durumlar: Hekimin öngörebildiği bir risk bakımından yeterli önlemi almaması, özen borcuna aykırı hareket etmesi halinde artık komplikasyon değil bir tıbbi hatanın varlığından bahsedilebilir. Yukarıdaki örneğin aksine hekimin kapalı cerrahi esnasında bağırsağın delinebileceği ihtimalini öngörmesine rağmen ve operasyon esnasında bağırsağı delmesine rağmen öncesinde buna ilişkin hazırlıkları yapmaması, tedbir almaması, bağırsağın delinmesi neticesinde gerekli onarımı yapmaması, ameliyat sonrası hastayı ilaç vererek taburcu etmesi, ertesi gün hastanın ateş şikayeti ve akıntı gibi şikayetlerle gelmesine rağmen yine gerekli ve yeterli müdahaleyi ve tedbiri gerçekleştirmeden hastayı göndermesi ve sonucunda hastanın kaybedilmesi örneğinde artık komplikasyondan bahsedilemeyecek ve tıbbi hata sebebiyle hekimin hukuki ve cezai sorumluluğu gündeme gelecektir.

Hekim veya diğer sağlık personeli tarafından gerçekleştirilen tıbbi müdahale sonucu meydana gelen zarar yukarıda sayılan durumlardan ilk dördü içerisinde kalıyorsa komplikasyon olarak adlandırılır ve bu durumda hekim hakkında ceza davası varsa beraatle neticelenir, aleyhine açılmış bir tazminat davası ise reddedilir.

Ancak meydana gelen zarar beşinci sırada sayılan, öngörülen ama yeterli önlem alınmayan bir tıbbi müdahale sebebiyle oluştuysa veya operasyon öncesinde komplikasyon aydınlatması yeterli şekilde yapılmamışsa artık ortada bir komplikasyon yönetimi kusuru yani bir çeşit tıbbi hata var demektir ve bu hatadan dolayı hekimin hem hukuk hem de cezai sorumluluğu doğabilecektir.

komplikasyon

Komplikasyon Yönetimi ve Kusura Etkisi

Yargıtay pek çok kararında hekimin komplikasyon yönetimi yani risk yönetimi konusunda da kusurunun bulunmaması gerektiğine atıfta bulunmaktadır. Aslında yukarıda beşinci kategoride saydığımız durum doğrudan komplikasyon yönetimi ile ilgilidir. Her tıbbi müdahalede komplikasyon meydana gelme riski bulunur.

Hekimin meydana gelecek komplikasyonlara karşı da tedbirli olması gerekir ve komplikasyonun meydana gelmesini önleme, meydana geldiğinde ise hastanın en az zararla komplikasyonu atlatması için gerekli özeni göstermesi gerekir. Aksi halde hekimin komplikasyon yönetiminde kusurunun bulunduğu değerlendirmesi söz konusu olabilir. Bu durumda hekimin sorumsuzluk alanından çıkılarak hekimin sorumluluk alanına geçiş yapılır.

Komplikasyon Halinde Şu Soruların Sorgulanması Gerekir

  1. Bu ihtimale karşı operasyon öncesi yeterli hazırlık yapılmış mıdır ?
  2. Bu ihtimal geliştikten sonra zamanında fark edilmiş midir ?
  3. Bu ihtimal fark edildikten sonra etkisini ortadan kaldırmak ya da azaltmak için tıbbi standarda uygun ve zamanında müdahaleler gerçekleştirilmiş midir ?
  4. Operasyon öncesinde bu ihtimal konusunda yeterli bir aydınlatma yapılmış mıdır ?

Bu sorulardan herhangi birine olumsuz cevap veriliyorsa artık hekimin esasen sorumsuz olması gereken bir komplikasyondan da sorumlu tutulabilmesi mümkündür. Çünkü başlangıç itibariyle hekimin kusuru bulunmaması nedeniyle sorumlu tutulamayacağı komplikasyon hali hekimin sonraki kusurlu hareketleri nedeniyle artık sorumluluk kapsamına dahil olmuş kabul edilir.

komplikasyon nedir

Komplikasyon Aydınlatmasındaki Kusurlar

Tıbbi müdahaleyi hukuka uygun hale getiren şartlardan biri de hastanın uygulanacak müdahale konusunda aydınlatılmış onamının alınmasıdır. Komplikasyonlar bakımından da onamın önemi büyüktür. Yargıtay meydana gelen bir komplikasyonla ilgili olarak hastanın yetirince aydınlatılıp aydınlatılmadığını da önüne gelen dosyalarda incelemektedir. Meydana gelen bir komplikasyonla ilgili olarak hastanın aydınlatılmamış ve onamının alınmamış olmasını hekim aleyhine değerlendirerek sorumluluk sebebi olarak görebilmektedir.

Hekimlerin en çok sorun yaşadıkları nokta komplikasyon aydınlatmasıdır. Yargı önüne gelen dosyalardaki vakaların büyük bir oranı tıbbi hata değil komplikasyon olarak değerlendirilmektedir. Ancak buna rağmen yargılamaların hekim aleyhine neticelenmesine sebebi çoğu zaman komplikasyon aydınlatmasının yetersiz olmasından kaynaklanmaktadır.

Komplikasyon aydınlatması konusunda diğer aydınlatılmış onam kriterleri yanında en çok dikkat edilmesi gereken husus oluşabilecek komplikasyonların hastanın anlayabileceği bir dille anlatılması, açıklanması ve bu durumun yazılı olarak kanıtlanabilir olmasıdır. Detaya girmeden genel ve soyut ifadelerle “komplikasyonlar konusunda aydınlatıldım” şeklindeki bir ibare yargı tarafından yeterli görülmemektedir.

Estetik operasyonlarda komplikasyon aydınlatması bir kat daha önemli hale gelmektedir. Estetik operasyonlarda tedavi amacının bulunmaması, estetik bir neticenin taahhüdü ön kabulünün bulunması, hastaların bazen tatbiki zor veya imkansız taleplerle hekime gelmesi nedeniyle hekimlerin operasyon öncesi çok ayrıntılı bir aydınlatma yapması elzemdir.

Bu yazıda Adli Tıp 7. İhtisas Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif İnanıcı’nın
6 kasım 2018 tarihinde Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde düzenlenen “Sağlık Personelinin Hukuki ve Cezai Sorumluluğu” konulu seminerde gerçekleştirdiği “Tıbbi Uygulama Hatalarında Adli Tıp Kurumu Yaklaşımı” sunumundaki anlatımlarından faydalanılmıştır..

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde lisans, Çankaya Üniversitesi Kamu Hukuku Anabilim dalında Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Medeniyet Üniversitesi Tıp Hukuku bölümünde doktora yapmaktadır. Mesleğe Hâkim olarak başlayan TABAK, bir süre Elazığ ve Ankara'da hakimlik görevinde bulundu. En son, estetik operasyonlardan kaynaklı hukuki uyuşmazlıklara üst derece mahkemesi olarak bakan Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nde hakim olarak görev yapmakta iken hakimlik mesleğinden çekilerek serbest avukatlığa geçiş yaptı. Şuanda İstanbul Barosu'na kayıtlı olarak avukatlık ve arabuluculuk yapmakta, sağlık Hukuku ağırlıklı olarak avukatlık faaliyetlerini devam ettirmektedir. Detaylı Bilgi İçin Tıklayınız

“Komplikasyon Kavramı ve Hukuki Boyutu” üzerine 2 yorum

  1. Dünya tıbbına fark atarak başarıda özverili mesai yapan Türk Hekimlerine destek-moral,güç veren yazınız faydalı ve değerlidir camiamız adına teşekkür ederim

    Yanıtla

Yorum yapın