Estetik Ameliyatın Riskleri Konusunda Aydınlatma

Güncelleme Tarihi: 17 Ekim 2022

Estetik ameliyatın riskleri konusunda aydınlatma ve onam ile ilgili aşağıdaki Yargıtay kararında estetik operasyonların eser sözleşmesi kapsamında bulunduğu, eserin ayıplı olarak meydana getirdiği, operasyonun riskleri konusunda hastanın kızı yerine bizzat kendisinin aydınlatılması gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulü yerine reddi hatalı bulunarak bozma kararı verilmiştir.

T.C. Yargıtay Başkanlığı – 3. Hukuk Dairesi
Esas No.: 2012/177
Karar No.: 2012/6939
Karar tarihi: 15.03.2012

Dava dilekçesinde 105.000.00 TL tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden Davacı Vek.Av.K2 geldi. Aleyhine temyiz olunan Davalılar Vek.Av.K1 ile K3 geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için 15.03.2012 günü saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.

Davacı vekili; davacının büyük ve sarkık meme şikayeti ile davalı F1 Hastanesine giderek plastik ve rekonstrüktif cerrahi estetik alanında uzman davalı Dr.K4’na estetik amaçlı ameliyat olduğunu, meme uçlarının yerlerinin değiştirilmesine doktorun istemi üzerine müsaade ettiğini, ancak bu ameliyatın hangi riskleri taşıdığının davalı tarafından anlatılmamış olduğunu, enfeksiyon ve yanlış operasyon sonucu meme uçlarını kaybettiğini ve memenin görünümünün tamamen estetikten yoksun, bakılamaz bir hal aldığını, bu durumdan davacının son derecede etkilendiğini, buna sebep olan davalıların sorumlu bulunduklarını ileri sürerek, 100.000 TL.manevi ve 5.000 TL.maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı K4 vekili; davacının ileri derecede büyük ve sarkık göğüslerinin neden olduğu bel, boyun ve sırt ağrıları nedeniyle Hastaneye başvurduğunu, operasyonların risklerinin açıklandığını, hasta ile birlikte ve onun rızası ile meme başının serbestleştirilip yeni yerine taşınması tekniği ile küçültme yapılmasına karar verildiğini, operasyondan sonra yapılacak işlemler anlatılıp çıkartılan davacının haftada iki kez olmak üzere kontrole çağrılmasına rağmen kontrole gelmediğini, komplikasyonda davalı doktorun kusurundan kaynaklanmış bir durum olmadığını, yanlar arasındaki ilişkinin eser değil, tedavi amaçlı müdahale olduğunu belirterek, kusursuz olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı Özel Hastane vekili; davacının müvekkili şirketin işlettiği hastaneye her iki memede ileri derecede büyüklüğe bağlı boyun ve sırt ağrısı şikayeti ile başvurduğunu, meme küçültme ve dikleştirme ameliyatı talebi ile başvuruda bulunduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, cerrahi müdahaleden sonra gerekli muayene, tetkik ve tedaviden kaçınmış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, tanık beyanları ile davacının operasyon hakkında önceden bilgilendirildiği ve operasyon sonrası kontrollerini aksattığı, verilen takipsizlik kararı ile Adli Tıp 3.İhtisas Kurulu raporundan ise davalı Doktorun eyleminin tıp kurallarına uygun olduğu anlaşılmakla davalı doktor ve çalıştığı hastane hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yanlar arasında davacının memelerinin küçültülmesi yanında, meme başları da taşınmak suretiyle estetik bir görünüm kazandırılmasının da amaçlandığı, dolayısıyla, ameliyatı da plastik ve rekonsrüktif cerrahi uzmanı davalı Doktorun gerçekleştirdiği, böylece taraflar arasında eser sözleşmesi kurulduğu anlaşılmaktadır.

Eser yüklenicinin sanat ve beceriyi gerektiren, bir emek sarfı ile gerçekleştirilen sonuçtur. Yüklenicinin eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmesi, davalı yüklenicinin hem sadakat hem de özen borcunu kapsar. Burada belli bir sonucun ortaya çıkması amaçlanır. Meydana getirilen eserin iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulmuş olur. Bu bakımdan eserin fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması aranır. Aksi halde eserin ayıplı olduğu kabul edilir. Ayıplı eseri meydana getiren yüklenici ise ortaya çıkan ayıp ve eksiklerden ayıba karşı tekeffül borcu nedeniyle sorumludur. Yüklenici hangi yöntemi kullanırsa kullansın eserin ayıpsız olarak ortaya çıkması gerekir.

Dosya içeriğinden, davalı doktor ile görüşen davacının ameliyatın türü hakkında bilgilendirildiği ve ikinci bir ameliyat olmamak adına ilk ameliyatta meme küçültme yanında estetik açıdan meme başının da taşınmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak operasyon için davacının kızının oluru alınmış ise de, davacıya ameliyatın risklerinin anlatıldığı ve kabul ettiğine dair bir bilgi ve belge sunulmamış, dinlenen davalı tanıkları kendilerine benzer ameliyatlarda davalı Doktorun bilgi verdiğini beyan etmişler ise de bu beyanlar davacının da bilgilendirildiğini kabule yeterli görülmemiştir. Kaldı ki bu ameliyat sonrası davacının meme uçlarının nakledildiği yere yapışmaması nedeniyle zaten eser ayıplı hale gelmiştir.

O halde, mahkemece hukuki yorumda yardımcı olabilecek bir hukukçunun da bulunduğu bilirkişi kurulundan maddi tazminata ilişkin rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulmak gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 900 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde lisans, Çankaya Üniversitesi Kamu Hukuku Anabilim dalında Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Medeniyet Üniversitesi Tıp Hukuku bölümünde doktora yapmaktadır. Mesleğe Hâkim olarak başlayan TABAK, bir süre Elazığ ve Ankara'da hakimlik görevinde bulundu. En son, estetik operasyonlardan kaynaklı hukuki uyuşmazlıklara üst derece mahkemesi olarak bakan Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nde hakim olarak görev yapmakta iken hakimlik mesleğinden çekilerek serbest avukatlığa geçiş yaptı. Şuanda İstanbul Barosu'na kayıtlı olarak avukatlık ve arabuluculuk yapmakta, sağlık Hukuku ağırlıklı olarak avukatlık faaliyetlerini devam ettirmektedir. Detaylı Bilgi İçin Tıklayınız

Yorum yapın