Güncelleme Tarihi: 21 Nisan 2024
Tıbbi hata olarak tanımlanan malpraktis sağlık meslek mensuplarının tamamı tarafından işlenebilen bir kusur halidir. Hemşire de bir sağlık meslek mensubu olarak malpraktis gerçekleştirebilir.
Tıp tekniğine aykırı gerçekleştirilen ve hastaya zarar veren tüm işlemler malpraktis olarak tazminat sorumluluğunu gündeme getirir. Hemşire bakımından bu işlem hemşirenin görev alanına göre değişiklik gösterebilir. Örneğin hastaya iğne yapılması esnasında, serum takılması işleminde, ilaç verirken, pansuman yaparken hemşire malpraktis gerçekleştirebilir.
Hemşirelerin iğne işlemi sonrası hastada oluşabilecek düşük ayak sendromu yargının önüne en çok taşınan örneklerdendir. Bu tarz durumlarda Yargıtay iğnenin somut rahatsızlık itibariyle gerçekten uygun bulunup bulunmadığı, bunun tatbiki sırasında her hangi bir mesleki hata ya da ihmalin olup olmadığı, felç sonucunun uygun iğne seçimine ve bunun doğru şekilde tatbikine rağmen meydana gelip gelmediği irdelenmektedir. Adli Tıp Kurumu ya da Üniversite hastanelerinin ilgili anabilim dalı üyelerinden oluşan heyetten alınan raporla kusurun bulunup bulunmadığı, kusur varsa hekim ve hemşirenin ne oranda kusurlu oldukları tespit edilmektedir.
Hemşireler hekimden aldıkları order ile hareket etmektedirler. Bu noktada öncelikle hekimin verdiği kararın doğru olup olmadığı irdelenmekte, eğer hekim tıbbi standart bakımından hatalı bir talimat verdi ve hemşire de bu talimatın hatalı olduğunu mesleki bilgisi itibariyle değerlendirebilecek konumda değilse artık hemşirenin kusurundan bahsedilemeyecektir.
Ancak verilen talimatta bir sorun yok ise oluşan zarar tamamen hemşirenin hatalı uygulamasından kaynaklanıyorsa bu noktada ortaya çıkan zarar bakımından hemşire tek başına sorumlu kabul edilebilir.