Kararın Temyiz Edilmemesi Usuli Kazanılmış Hak Oluşturmaz

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 02.03.2005, 4-101/133

Dava: Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava, hatalı tedaviden doğan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.

A. Davacının İsteminin Özeti: Davacılar vekili, davacıların kızları olan T. N. D’nin yüksek ateş, ishal ve kusma şikayetleri üzerine davalı SSK Hastanesi’ne götürüldüğünü, davalılardan Dr. S. İ. tarafından muayene edilip hastaneye yatırılmadan, etkili ve yeterli ilaçlar verilmeksizin eve gönderildiğini, durumu kötüleşince yine davalı kuruma ait başka bir hastaneye götürüldüğünü, burada Dr. F. Ö. tarafından muayene edilip yeni bir ilaç tedavisi ile yine eve gönderildiğini, aynı gün hastanın vefat ettiğini, davalı kurumun doktorlar ile birlikte bu durumdan sorumlu olduğunu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Davalıların Cevabının Özeti: Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuşlardır.

C. Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Yerel mahkeme, maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat davasının ise dosya kapsamı ve davanın mahiyeti gerekçesiyle, SSK yönünden kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine karar vermiştir.

D. Temyiz Evresi Bozma ve Direnme: Hüküm, davalı SSK vekilinin temyizi üzerine Özel Daire’ce yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulmuş; yerel mahkemece “Davalılar Dr. F. Ö. ve Dr. B. S. İ. haklarında verilen red kararının davacı tarafça temyiz edilmemesi karşısında bu davalılar lehine usulü kazanılmış hak doğduğu, davalı kurumun diğer davalılar aleyhine rücu davası açmasına engel bir durum bulunmadığı” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

E. Maddi Olay: Mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı S. İhtisas Kurulu raporuna göre, davalı Dr. B. S. İ’nin hastaya uygun tanı ve tedavi uygulamadığı için 4/8 oranında kusurlu olduğu, diğer 4/8 kusurun ise hastanenin işleyişine bağlı bulunduğu, Dr. F. Ö’nün de bebeği ölümünden 1,5 saat öncesinde görmesine, (otopside de ağır dehidratasyon bulguları saptanan) ve “bari bir hafta daha bekletseydiniz” demesine rağmen hastayı yatırarak tedavi etmeyip evine gönderdiği için 4/8 oranında kusurlu olduğu, geri kalan 4/8 kusurun ise hizmet işleyişindeki faktörlere bağlı olduğu sonucuna varılmıştır.

F. Gerekçe: Davalı doktorların kusurlu olduğu, davalıların tamamının müştereken ve müteselsilen sorumlu bulunduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmakta olup yerel mahkeme ile Özel Daire arasında bu konuda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Uyuşmazlık, davacıların davalı doktorlar aleyhine açılan davanın reddine dair verilen kararı temyiz etmemesiyle usulü kazanılmış hakkın doğup doğmadığı noktasındadır.

Somut olayda Borçlar Kanunu 51. madde anlamında müteselsil sorumluluk söz konusudur. Davalıların tamamı manevi zararın doğmasından müteselsilen sorumlu olup davacılar, davalıların tamamına veya bir kısmı aleyhine dava açabilir. Davacılar seçimlik haklarını kullanarak davalıların tamamı aleyhine manevi zararın tazmini için dava açmış iseler de mahkemece sadece kurum aleyhine hüküm kurulmuştur. Davacılar tarafından davalı doktorlar için verilen red kararı temyiz edilmemiş olmakla birlikte, bu durum davalı doktorlar lehine kazanılmış hak sonucunu doğurmaz, çünkü davalı doktorlar hakkında verilen red kararı dolaylı olarak davalı kurumu etkileyecektir. Şöyle ki, görülmekte olan davada diğer davalılar da taraf olarak bulunduklarına göre yargılama sonucunda verilen karar ileride açılma ihtimali bulunan rücu davasında güçlü delil olarak dikkate alınabilir. Davalı kurum, diğer davalıların sorumlu olduğu gerekçesiyle temyiz talebinde bulunmuş olduğuna göre davalı doktorlar yönünden usulü kazanılmış haktan söz edilemez.

Bu nedenle Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Açıklanan nedenle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, 02.03.2005 gününde karar verildi.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde lisans, Çankaya Üniversitesi Kamu Hukuku Anabilim dalında Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Medeniyet Üniversitesi Tıp Hukuku bölümünde doktora yapmaktadır. Mesleğe Hâkim olarak başlayan TABAK, bir süre Elazığ ve Ankara'da hakimlik görevinde bulundu. En son, estetik operasyonlardan kaynaklı hukuki uyuşmazlıklara üst derece mahkemesi olarak bakan Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nde hakim olarak görev yapmakta iken hakimlik mesleğinden çekilerek serbest avukatlığa geçiş yaptı. Şuanda İstanbul Barosu'na kayıtlı olarak avukatlık ve arabuluculuk yapmakta, sağlık Hukuku ağırlıklı olarak avukatlık faaliyetlerini devam ettirmektedir. Detaylı Bilgi İçin Tıklayınız

Yorum yapın