Tedavi süreci devam ediyorsa zararın değişme eğilimi göstermesi nedeniyle zamanaşımı zararın net olarak ortaya çıktığı tarihten başlar

Güncelleme Tarihi: 29 Mart 2024

Yargıtay Kararı – 3. HD., E. 2023/2080 K. 2023/1465 T. 16.5.2023

Taraflar arasındaki maddi manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ile davalılar Özel Hayat Sağlık Tesisi A.Ş. ve … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Davacı ile davalılar Özel Hayat Sağlık Tesisi A.Ş. ve … vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 2003 yılı içerisinde beyin ve sinir cerrahi uzmanı davalı doktorun kliniğine bacak ve bel ağrısı nedeniyle müracaat ettiğini, 01.08.2003 tarihinde Amerikan Hastanesi Beyin Cerrahi Servisine yatışının sağlanarak aynı tarihte bel bölgesinden davalı doktor tarafından ameliyat edilip 3 gece 4 gün tedavisinin devam ettiğini, baston yardımıyla yürüyebildiğini, hiçbir iyileşmenin olmadığını, ağrılarının daha da şiddetlendiğini, bunun üzerine 19.07.2004 tarihinde Özel Hayat Hastanesinde yine davalı doktor tarafından ikinci ameliyatın gerçekleştirildiğini, ameliyat sonrasında dört gün boyunca Hayat Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, ancak durumunda bir düzelme olmadığı gibi ayağa kalkamadığını, idrar ve dışkısını tutamayacak bir halde Özel Hayat Hastanesi’nden Av. Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi’ne sevkinin yapıldığını, yatalak bir şekilde 09.08.2004 tarihinde taburcu edildiğini, daha sonra Gaziantep Tıp Fakültesi Hastanesin’de 13 gün boyunca tedavi gördüğünü, kalıcı bir şekilde % 80 iş gücü kaybına uğradığını, 14.06.2006 tarihinde Ankara Dışkapı Eğitim Hastanesin’de tedavi altına alındığını, fizik tedavi ve protez araçlar yardımı ile tedavisini yürüten doktorların, önceki ameliyatın hatalı yapıldığını, sinirlerine hasar verildiğini, fizik tedavi ve protez araçlar yardımıyla tedavisi devam etse bile asla ameliyat öncesindeki eski haline gelemeyeceğini söylediklerini ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiş, 29.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 986.141.84 TL’ye yükseltmiş, tüm maddi ve manevi tazminat taleplerine ilk ameliyat tarihi olan 01.08.2003 tarihinden başlayarak mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz işletilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı … A.Ş. vekili, usul ve kanuna aykırı olarak açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı …V. Gaziantep Amerikan Hastanesi vekili, davada 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının Dr. …’ün, Hürriyet Tıp Merkezindeki muayenesine giderek muayene olduğunu ve ameliyat kararı üzerine müvekkili hastaneden hastane hizmeti satın aldığını, Dr. … ile müvekkili hastane arasında kadrolu veya sözleşmeli bir ilişkinin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Davalı … vekili, yapmış olduğu ameliyat işleminde herhangi bir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece 04.04.2013 tarihli ve 2007/155 E. 2013/186 K. sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25.04.2014 tarihli ve 2013/29446 E., 2014/13272 K. sayılı kararıyla; hükme esas alınan Adli Tıp raporunun davalıların kusurlu olup olmadığının tespiti için yeterli olmadığı, o halde mahkemece, davacının geçirdiği ameliyatlar konusunda uzman olan tıp fakültesinden seçilecek bilirkişi heyetinden nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalıların kusurlu olup olmadığı belirlenmeli, aydınlatılmış onam hususunda ispat külfetinin davalı yanda olduğu gözetilmeli, ameliyat sonrası oluşan arazların komplikasyon olduğunun belirlenmesi halinde ise, aydınlatılıp aydınlatılmadığı üzerinde durulmalı, davalının bu konudaki delilleri toplanarak sonuca uygun bir karar vermesi gerekiken Mahkemenin bu yönleri göz ardı ederek, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

B.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamı doğrultusunda alınan 26.12.2019 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının 02.08.2013 tarihinde SEV Amerikan Hastanesi’nde geçirdiği ameliyat bakımından kauda ekuina sendromuna neden olmuş spinal stenoz durumunda uygulanan cerrahi tedavinin acil bir girişim olduğu, Avrupa Biyotıp Sözleşmesinin 8 inci maddesine göre; “Acil bir durum nedeniyle uygun muvafakatın alınamaması halinde, ilgili bireyin sağlığı için tıbbi bakımdan gerekli olan herhangi bir müdahale derhal yapılabilir.” hükmü içerdiğinden yapılan ilk cerrahi tedavinin usulüne uygun olduğu, Özel Hayat Hastanesi’nde yapılan 19.07.2004 tarihli cerrahi tedavi yönünden dosyada sadece ameliyata izin verildiğine dair evrakın olduğu, aydınlatılmış onama ait belge olmadığının belirtildiği, SEV Amerikan Hastanesi’nde (…) yapılan 02.08.2003 tarihli operasyonun Biyotıp Sözleşmesi’nin 8 inci maddesindeki acil durumlardan olduğu ve aydınlatılmış onama gerek olmadığı, diğer davalılar yönünden; dosyadaki tüm raporlara göre 19.07.2004 tarihli ameliyat nedeniyle davacıda anılan operasyonlardan sonra omurilik hasarının artması şeklinde gerçekleşen durumun komplikasyon olduğu, davalıların anılan ameliyatta yaptıkları işlemlerin tıp bilimi kurullarına uygun olduğu, kusurlarının olmadığı, ancak dosya kapsamında 19.07.2004 tarihli operasyona ilişkin davacı hastanın omurilik hasarının artması şeklinde gelişen komplikasyon yönünden yeterince aydınlatıldığına dair bir delilin bulunmadığı, dosyada dinlenen tanıkların da bu komplikasyon yönünden davacının aydınlatıldığını söylemedikleri, dolayısıyla davalıların üzerlerine düşen ispat külfetini dosya kapsamıyla yerine getirmedikleri ve ortaya çıkan zarardan anılan yasal düzenlemeler gereği sorumlu oldukları, 24.12.2018 tarihli rapora göre davacının olay nedeniyle %100 oranında malul olduğu, davalıların eylemiyle davacıda ortaya çıkan zarar arasında uygun illiyet bağının bulunduğu, dava konusu olay vekalet sözleşmesine dayandığından olayda 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126 ncı maddesinin (TBK 147 nci maddesi) uygulama alanı bulacağı, bu yasal düzenlemeye göre vekalet akdinden kaynaklanan alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu, 19.07.2004 tarihli ameliyat ve dava tarihi nazara alındığında beş yıllık zamanaşımının ıslah tarihi itibariyle dolduğu, dolayısıyla davalıların zamanaşımı itirazlarının yerinde olduğu, her ne kadar davalı … vekili zamanaşımı itirazında bulunmamış ise de, davalıların sorumluluklarının teselsül hükümlerine dayanmakta olup, müteselsil borçlulardan biri tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’inden diğer borçlunun da yararlanabileceği, her ne kadar davacı tarafın, ilk ameliyat tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiş ise de, olayın vekalet akdinden kaynaklandığı, 818 sayılı BK’nun 101 inci maddesi (TBK 117 nci maddesi) uyarınca muaccel borçlunun borçlusunun alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceği, dava tarihinden önce davalıların temerrüde düşürüldüğüne dair dosyada bir delil olmadığından faize dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; davalı … ve Eğitim Vakıfı yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne, 10,000,00 TL maddi tazminatın dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi itibariyle davalılar Özel Hayat Sağlık Tesisi A.Ş. ve …’ten müştereken müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin zamanaşımı nedeniyle reddine, 80,000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi itibariyle davalılar Özel Hayat Sağlık Tesisi A.Ş. ve …’ten müştereken müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ile davalılar Özel Hayat Sağlık Tesisi A.Ş. ve … vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 20.01.2022 tarihli ve 2021/2771 E., 2022/221 K. sayılı ilamıyla, davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazları reddedilerek, somut olayda, ortaya çıkan zararın, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık, gelişen durum ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişikliklerin (zarardaki değişme) söz konusu olacağı, böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek hususun, gelişmekte olan bu durum olduğu ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zamanaşımı süresinin bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacağı, bu durumda, dava konusu ameliyatın gerçekleştiği tarihten itibaren değil, zararın net olarak ortaya çıktığı tarihten itibaren zamanaşımı süresinin başlatılarak, vekilin hesap verme yükümlülüğü devam ettiğine ve buna göre tedavi bitmeden zararın bilinemeyeceği ve zarar öğrenilmeden zamanaşmı süresinin işlemeye başlamayacağı düşünülmeden ıslah edilen miktar açısından zamanaşımı nedeniyle davanın kısmen reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, yine uyuşmazlığın vekalet akdinden kaynaklandığı gözetilerek davalı tarafın zararın doğduğu tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılacağından olay tarihinden faize hükmedilmesinin gerektiği, karar tarihinde Yürürlükte bulunun Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesi hükümlerine aykırı olacak şekilde davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.

V. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı ile davalılar Özel Hayat Sağlık Tesisi A.Ş. ve … vekili karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

1. Davacı vekili; her ne kadar mahkemece davalı … yönünden 02/08/2003 tarihli operasyon Biyotip sözleşmesinin 8 inci maddesindeki acil durumlardan olduğu ve onama gerek olmadığı gerekeçsiyle dava bu davalı yönünden reddedilmiş ise de, davacının Tevfik’in özel muayenehanesine bu ilk ameliyattan 3-4 gün önce gittiğini, orada yapılan muayene sonrasında doktorun ameliyat kararı vermesi üzerine davalı doktorun ameliyathanesini kullandığı … Hastanesine giderek kayıt yaptırdığını, bu durumun da Biyotip Sözleşmesinin 8 inci maddesi kapsamında çok acil ameliyat kapsamında kalmadığını göstertiğini, davanın … Hastanesi yönünden de kabulüne karar verilmesi gerektiğini, manevi tazminat talebinin tam kabulü gerekirken bu yöndeki talebinin reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı, Özel Hayat Sağlık Tesisi A.Ş. vekili, davalı doktorun müdahalenin yapıldığı tarihte özel muayenehanesi bulunmakta aynı zamanda devlet hastanesinde hekimlik yapmakta olduğunu, davalı doktor ile hastane arasında iş akdi bulunmadığını, alınan raporlarda da müvekkil hastaneye atfedilen kusur bulunmadığını, doktorun önceden tedavisini üstlendiği davacıya hastanenin imkanlarından faydalanarak gerekli operasyonu yaptığını, müdahaleyi yapan hekimin serbest çalışan bir hekim olduğunu, davacı ile davalı doktor arasındaki sözleşme gereğince bilgi verme ve aydınlatılmış onam formunu düzenleme yükümlülüğünün doktora ait olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Davalı … vekili; davacının dava dilekçesinde faiz talep etmediğini, dava dilekçesinde faiz talep edilmediğinden ıslaha faiz talep edilemeyeceğini, aksi durumda da faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini, tedavide kusurunun olmadığının alınan raporlardan anlaşıldığını, onam yönünden kusur araştırılmasına girilmeden tazminat ve kusur hesaplaması yapılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı doktor tarafından davalı hastanelerde yapılan ameliyatlar nedeniyle uğranılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Vekâlet sözleşmesi, mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 386 ve devamı maddelerinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 502 ve devamı) düzenlenmiştir.

2. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK 321/1 md). O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yolun seçilmesi gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, TBK 510 (BK 394/1) maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir. (Dairenin 07.12.2022 tarihli, 2022/5767 E., 2022/9263 K. sayılı kararı, 26.01.2022 tarihli ve 2021/5385 E., 2022/462 K. sayılı kararı, 23.06.2020 tarihli ve 2020/1255 E., 2020/5068 K. sayılı kararı)

3. Değerlendirme

Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince alınan rapora göre davacıda oluşan durumun komplikasyon olduğu, davacıya yapılan ameliyatın ilk ameliyatın acil ameliyat kapsamında kaldığı, ancak ikinci ameliyatta davacının bilgilendirilmemesi nedeniyle davalı doktor ve davalı … Tesisi A.Ş.’nin davacının zararından sorumlu olduğu, davalıların davacıyı aydınlattığı hususunu ispat edemedikleri, davalı doktor tarafından davalı … Tesisi A.Ş.de ameliyat yapılması nedeniyle hastanenin sorumluluğunun bulunduğu, davacının dava dilekçesinde faiz alacağından açıkça vazgeçmediği ve asıl alacağın da ödenmek suretiyle sona ermediği bir dönemde ıslah ile faiz talep edebileceği hususları dikkate alındığında; davacı ile davalılar Özel Hayat Sağlık Tesisi A.Ş. ve … vekillerinin karar düzeltme taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı ile Davalılar Özel Hayat Sağlık Tesisi A.Ş. ve … vekillerinin karar düzeltme taleplerinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezaları ile bakiye karar düzeltme harçlarının düzeltme isteyenlere yükletilmesine,

16.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Hastane ile hasta arasında sözleşme ilişkisi tam hastaneye kabul veya bölünmüş hastaneye kabul sözleşmesi şeklinde kurulabilir. Hasta doğrudan hastaneye başvurur, hekimle sözleşme yapmaz. Hastane müsait olan hekimler arasında hastaya tercih hakkı sunabilir. Bu tür sözleşme karma sözleşmedir. Hastanenin tedavi, bakım, temizlik, güvenlik, oda tahsisi, yemek servisi gibi yükümlülükleri bulunur. Her bir yükümlülüğüne uygun düşen tipik sözleşme hükümleri uygulanır. Tedavi için vekalet akdi, temizlik için hizmet akdi, kafeterya hizmeti için satış akdi gibi. Bu durumda tam hastaneye kabul sözleşmesi kurulmuş olur. Veya hastanede yatışı yapılan hasta hastane dışından bir hekim isteyebilir. Yahut hasta ile anlaşan hekim ameliyatı yapmak üzere hastanenin imkanlarını kullanmak üzere hastasını ilgili hastaneye yatırıp işlemleri buradan yürütebilir.Bu durumda hasta hekimle ayrı, hastane ile ayrı sözleşmesel ilişkiye girer. Hekimin tedavi, hastanenin ise oda tahsisi, temizlik, bakım, alet ve teçhizat temini, yardımcı personel sağlama, organizasyon yükümlülükleri bulunabilir. Bölünmüş hastaneye kabul sözleşmesinde hekimim salt teşhis ve tedavi kusurundan kaynaklanan zarardan hastane sorumlu olmaz.

Dava konusu olayda davalı doktor ile kurulan sözleşme vekalet sözleşmesi, davalı … Tesisi A.Ş. ile kurulan sözleşme ise bölünmüş hastaneye kabul sözleşmesi olup, hastane ile kurulan sözleşmede hastanenin teşhis ve tedavi yükümlülüğü bulunmamaktadır. Hastanenin sorumluluğu bakım, temizlik, güvenlik, oda tahsisi, yemek servisi gibi yükümlülükleri kapsar, dolayısıyla hastanenin tedavi ile ilgili bir sorumluluğundan bahsedilemeyecektir. Yargılama sonucunda davacıda oluşan durumun komplikasyon olduğu belirlenmiş, ancak davalı doktorun komplikasyon konusunda davacıyı aydınlatmadığından sorumlu olduğu belirlenmiştir.

Davalı … Tesisi A.Ş.nin tedaviye yönelik sorumluluğu bulunmadığından hastayı aydınlatma yükümlülüğünden bahsedilemez. Öyle olunca sadece ameliyathanesinin kullanılmasından dolayı buna yönelik bir kusuruda bulunmadığından bu davalının sorumluluğundan bahsedilemeyeceğinden aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden, davalı … Tesisi A.Ş.nin karar düzeltme talebinin kabulü ile kararın lehine bozulması gerektiğini düşündüğümden, çoğunluk kararına katılamıyorum.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde lisans, Çankaya Üniversitesi Kamu Hukuku Anabilim dalında Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Medeniyet Üniversitesi Tıp Hukuku bölümünde doktora yapmaktadır. Mesleğe Hâkim olarak başlayan TABAK, bir süre Elazığ ve Ankara'da hakimlik görevinde bulundu. En son, estetik operasyonlardan kaynaklı hukuki uyuşmazlıklara üst derece mahkemesi olarak bakan Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nde hakim olarak görev yapmakta iken hakimlik mesleğinden çekilerek serbest avukatlığa geçiş yaptı. Şuanda İstanbul Barosu'na kayıtlı olarak avukatlık ve arabuluculuk yapmakta, sağlık Hukuku ağırlıklı olarak avukatlık faaliyetlerini devam ettirmektedir. Detaylı Bilgi İçin Tıklayınız

Yorum yapın