Hekimin Dikkat ve Özen Yükümlülüğü

Hekimin klasik anlamda bir tedavi sürecinde sürecin hastanın lehine sonuçlanmasını tesis etme borcu bir diğer ifadeyle sonuç taahhüdü bulunmamaktadır. Hekim tedavi sürecini dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun şekilde, tıbbın gerek ve kurallarına riayet ederek ifa etmesi sözleşmesel sorumluluğu bakımından yeterlidir.

hekimin dikkat ve özen yükümlülüğü

Hekimin Özen Borcu

Hekim, hekimlik faaliyetini icra ederken normal bir hekimden beklenen özeni göstermek mecburiyetindedir. Bu özen hekimlik faaliyetinin en başından en sonuna kadar, yani önleyici hekimlik faaliyetlerinden, tanı, tedavi aşamaları ve hastanın tedavi sonrası kontrolü ve bakımına kadar devam etmelidir.

Özen yükümlülüğü kapsamında hekim hastaya gerekli ihtimamı göstererek, hastanın iyileşmesi için doğru tanı ve tedavi yöntemi ile hekimlik faaliyetini gerçekleştirmelidir. Hekim oluşabilecek risklere karşı gerekli tedbirleri almalı, normal bir hekimden beklenebilecek özeni sergilemelidir.

Peki gösterilecek özenin boyutu her hekim için aynı mıdır ?

Hayır, bir pratisyen hekim ile uzman hekimin göstereceği özenin eş değer olması beklenemez. Bir tıbbi müdahalede pratisyen hekimden göstermesi beklenebilecek özen ile uzman cerrah hekimden göstermesi beklenebilecek özen aynı olmayacaktır.

Hekim normal bir hekimden beklenecek özeni göstermemesi halinde meydana gelecek zararlardan sorumlu olur. Örneğin operasyon esnasında hastanın karnında bir cisim unutulması, sağlık koşullarına aykırı bir ortamda kürtaj yapılması, hasta kayıtlarının tutulmaması, eksik tutulması gibi durumlar hekimin özen borcuna aykırılık teşkil eder ve buna bağlı oluşacak zararlarda hekimin hukuki ve cezai sorumluluğu doğabilir.

Hekimin tıp bilimindeki ve tıp tekniğindeki gelişmeleri takip etmesi, hastası için en hızlı, en yararlı ve en ekonomik tedavi yöntemini seçmesi, hastasını tedavinin kapsamı hakkında bilgilendirmesi hep hekimin özen borcu kapsamında hastasının yararını düşünerek dikkate alması gereken ayrıntılardır.

Gerçekleştirilecek müdahalenin müdahale amacına ve hastanın durumuna uygun, modern tıbbın gelmiş olduğu seviye bakımından kabul edilebilir ve bilimsel temellere dayanıyor olması gerekir. Hastalığın gerektirdiği müdahaleden, tedavi yönteminden farklı bir uygulamanın gerçekleştirilmiş olması ve bu durumun hastanın durumunu daha da ağırlaştırmış olması halinde hiç şüphe yok ki cezai ve hukuki sorumluluk doğacaktır.

Bu noktada risk yarar dengesi ve komplikasyon kavramından da bahsetmekte fayda bulunmaktadır. Tıbbi müdahaleler ve ilaç tedavileri hastalığın tedavisi noktasında olumlu etkileri olduğu gibi bir takım yan etki ve istenmeyen sonuçlar yani komplikasyonlar da içerebilir. Hekim tedaviyi gerçekleştirirken yan etkileri ve olumsuz sonuçları da göz önünde bulundurarak tedavinin hastanın mevcut durumuna yapacağı olumlu katkıyı da gözeterek bir risk yarar değerlendirmesi yapacak ve yarar boyutunun ağır basması ve daha az riskli başka bir tedavi yönteminin de bulunmaması halinde uygulamayı gerçekleştirebilecektir.

Hastanın İşlem Öncesi Aydınlatılması

Hekim tıbbi müdahaleden önce hastasını teşhis, tedavi, risk ve maliyet unsurları konusunda sözlü ve yazılı olarak bilgilendirmelidir. Bu bilgilendirmenin yapılmamış olması halinde meydana gelecek zararlardan hekimin hukuki ve cezai sorumluluğu gündeme gelir.

Ancak aciliyetin söz konusu olduğu hallerde örneğin trafik kazası ile acile getirilen ve komada olan bir yaralı hakkında veya aydınlatılmış onam kapsamında başlatılan bir operasyonun gelişen duruma göre genişletilmesi zaruretinin oluşması durumlarında durumun mahiyeti gereği hastanın rızasının alınması mümkün olamayabilir. Bu durumlarda diğer koşulların mevcudiyeti halinde varsayılan rıza kavramı devreye girer. Diğer şartlar sağlanmış ise aydınlatılmış onamın alınmamış olması durumun aciliyeti ve zorunluluk hali sebebiyle tıbbi müdahaleyi hukuka aykırı hale getirmez.

Aydınlatılmış onamın alınmış olması da tek başına meydana gelen zarardan hekimin artık sorumlu tutulmayacağı anlamına gelmez; tıbbi müdahalenin diğer hukuka uygunluk şartlarının da yerine getirilmiş olması gerekir. Aydınlatılmış onamın alınması yanında örneğin yukarıda açıklanan özen yükümlülüğüne uygun hareket edilmesi, hekimlik faaliyetini veya sağlık personeli açısından sağlık hizmetini icra etme yetkisine sahip olunması, tanı, tedavi, kontrol aşamalarında tıp ilminin ve tekniğinin gerektirdiği yöntemlerin uygulanması gibi sorumluluklar da bulunmaktadır.

Esasen aydınlatma hekimin özen borcunun bir sonucu olmakla birlikte aydınlatma neticesinde alınacak rıza, tıbbi müdahalenin hukuka uygunluk sebebidir. İnsan bedeni üzerinde gerçekleştirilecek her müdahale kural olarak haksız fiil olarak değerlendirilir. Hekimin müdahalesini haksız fiil olmaktan çıkartıp hukuka uygun bir müdahale haline getiren koşul hastanın rızasıdır. Bu nedenle normal koşullarda herhangi bir tıbbi hata, cezai anlamda taksirle yaralama ya da taksirle öldürme olarak nitelendirilirken, rıza alınmadan gerçekleştirilecek bir tıbbi müdahale meydana gelecek neticeye göre kasten yaralama veya kasten öldürme olarak nitelendirilebilir.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde lisans, Çankaya Üniversitesi Kamu Hukuku Anabilim dalında Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Medeniyet Üniversitesi Tıp Hukuku bölümünde doktora yapmaktadır. Mesleğe Hâkim olarak başlayan TABAK, bir süre Elazığ ve Ankara'da hakimlik görevinde bulundu. En son, estetik operasyonlardan kaynaklı hukuki uyuşmazlıklara üst derece mahkemesi olarak bakan Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nde hakim olarak görev yapmakta iken hakimlik mesleğinden çekilerek serbest avukatlığa geçiş yaptı. Şuanda İstanbul Barosu'na kayıtlı olarak avukatlık ve arabuluculuk yapmakta, sağlık Hukuku ağırlıklı olarak avukatlık faaliyetlerini devam ettirmektedir. Detaylı Bilgi İçin Tıklayınız

Yorum yapın